Şifa çalışmalarında “Blokaj Farkındalığı” üzerinde önemle durduğumu ve bunu istemenin dahi, şifa çalışmalarını ne kadar derinleştirebildiğinden bahsettiğimi daha önceki yazı ve paylaşımlarımda anlatmış ve her ay düzenlediğim ücretsiz şifa çalışmalarını da bu tez üzerinden giderek gerçekleştirmiştim ve gerçekleştirmekteyim. Hatta reiki ve benzer şifa sistemlerine sadece maddi durumlarını düzeltme amacıyla yaklaşılan bakış açısına karşı olduğumu da belirtmiştim. Bu sebepten bu yazımda, maddi ve manevi yönden, hayatımıza bolluk ve bereketi nasıl çekebiliriz, bireysel olarak nasıl çalışmalar yapabiliriz, bunlara değineceğim.
Bolluk ve bereket düşüncesine sadece yaşam kalitemizi yükselten “Maddi Araçlar” açısından yaklaşmadığımı; bizlere tekâmül yolumuzda maddi ve manevi araç olabilecek her türlü nesnenin, duygunun ve düşüncenin bolluk ve bereket kavramına girebileceğini düşünüyorum. Yine, sürekli tekrar etmekten hoşnut olduğum bireysel dinamiklerimize değinmeden de edemeyeceğim :) Çünkü yapabileceğimiz bolluk ve bereket çalışmasının tam olarak dokunacağı ve şifalandıracağı husus, bireysel dinamiklerimizde yatıyor.
Dünyaya gelirken hepimizin, ruhsal ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan bir yaşam planı ve bu yaşam planını şekillendiren, bu yaşamdaki kişiliğimizi oluşturan bireysel dinamiklerimiz var. Bunlar içerisinde bize bu hususta en köklü etkiyi “Geçmiş Yaşamlarımız” ve “Atalar” dinamikleri veriyor. Bitiremediğimiz işler, yaparız diye düşünüp yapamadığımız ve yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız işler olduğu kadar; bitirip denemeyi arzuladığımız yeni deneyimler, bizim “Geçmiş Yaşamlar” dinamiğimiz ile ilgilidir. Önceki yaşamlarımızdaki bir hayatta, elimizdeki gücü yanlış kullanmamız, bunu telafi edebilmemiz için karşı noktada bir deneyim ihtiyacını gerektirebilir. Çok yüzeysel görünse de bu dediklerim, yukarıda inanılmaz ince bir işçilik ve planlama ile bu dengeler oluşturulur. Yaşam planımızı şekillendiren ilk köklü etki, bu açıdan geçmiş yaşamlarımızdır. İhtiyaçlarımıza uygun bir şekilde, karakterimizi ortaya koyabileceğimiz ve deneyimlemek istediklerimizi hayatımıza çekebilmemizde bize yardımcı olan ikinci köklü etki “Atalar” dinamiğidir. Hangi ailede doğacağımız, hangi çevrede yetişeceğimiz ve çocukluktan itibaren hangi çevresel faktörlere; mahaleden tutun ülke bazında bizi etkileyecek tesirler için bizim ruhsal ihtiyacımız doğrultusunda “Atalar” biçilmiş bir kaftan. Ayrıca genetik olarak gelen biyolojik ve fiziksel etkiler ile astral planda, dahil olduğumuz 7 kuşaklı atalar sofrasında tesir alabileceğimiz duygu ve düşünce blokajları unutmamak gerek. Her defasında belirttiğim, tekâmül içerisindeki bu ruhsal mücadele, bu iki temel dinamik ile şekilleniyor.
Diyeceksiniz ki, “İnsan mazoşist mi, neden kendisine zengin, rahat ve lüks içinde bir yaşam seçmek varken, acayip acayip ailelerde, acayip ülkelerde doğuyoruz; yetiştiğimiz ülkenin saçmalıklarına katlanıyoruz, neden insanları ve dinamikleriyle refah bir ülkeyi çekmek zorunda kalıyoruz?”; size cevabım yine, ruhsal katta bunlara merak, sevgi ve ihtiyaç olarak görmemizi ve ruhun kendisini geliştirebilmesi, bizim pozitif ve negatif olarak etiketlediğimiz duygusal, düşüncesel durumları yaşayabilmesidir, diyeceğim sizlere.
Aile bireylerini sevmiyor olabilirsiniz, yaşadığınız mahalleyi, ilçeyi, ili veya ülkeyi sevmiyor olabilirsiniz ve hatta şu yaşamınızdaki kendinizi sevmiyor olabilirsiniz. Bütün bunlara, yukarıdaki bilgiler ışığında farkındalıkla bakabilir ve bu seçimlerin ruhsal gelişiminize katkı sağladığını hatırlayabilirseniz, hayatınızdaki ilk dönüşüme adım atabilirsiniz.
Seçiyoruz. Çünkü ihtiyacımız var. Dünya üzerinde 7,5 milyara yakın insan yaşamakta ve insanlar bu güzel dünya okulumuzda görevlerini yerine getirmeye çalışmakta, bitiremedikleriyle ya da yeni deneyimler için yol almakta. Hepimizin ihtiyaçları farklı, denemek istedikleri, öğrenmeye çalıştıkları farklı ama yol aynı yere çıkıyor. Haliyle, özellikle maddi zorluklar yaşıyorsak, bilin ki yukarısı bizi zorla sınıyor değil; aksine bizler bu koşullarda neler yapabileceğimizi, taş gibi bulunduğumuz yerde kalıp yosun bağlamayı mı yoksa mücadeleyi mi seçeceğimizi görüyoruz. Yaşam planımızı etkileyen tesirler ışığında, ihtiyacımıza uygun “kişilik” yapımız bizleri yönlendiriyor ve dış etkilere açıyor. Farkındalığa ulaşıp harekete geçebileceğimiz zaman, bu ruhsal mücadelede ne yapabileceğimizi, nasıl davranabileceğimizi ve özellikle hangi dinamiğimizin çalışmaya ihtiyacı olabileceğini anlayabiliriz. Farkındalık, gerçekten çok önemli bir husus. Kendini bilen, Rabb’ini bilebilir.
Bolluk ve bereket kavramı da bu yönden, bireysel olarak çalışabileceğiniz; varsa blokajlar açabileceğiniz ve hayatınızı değiştirebileceğiniz bir kavram.
Yaşam planımız doğrultusunda çocukluktan şekillenen bir kişiliğimiz var. Maddiyata kötü gözle bakmamızı koşullayan, zihnimize set vuran ve “tü kaka”, “erişilmez”, “ulaşılmaz” gibi yargıları yeşerten akrabalar, arkadaşlar veya böyle düşünmemize sebep olabilecek koşul ve durumlar gibi nedenler de bu kişilik hamurumuzu yoğuruyor. Aslında bu tip yerleşen düşüncelerin hiçbiri bize ait değil, sadece bazılarımızın hamuru etkilenmeye daha açık; açık olma sebebi de tabi geçirmeyi planladığı yaşamlardan ötürü. Öncelikle bunun farkında olun. Sadece bolluk ve bereket konusunda değil; çevremizdeki insanların hangi yönlerde bizleri ne kadar etkilediğini görün. Bize ait olduğuna inandığımız duygu ve düşüncelerin, dışarıdan kazanılmış ve zihnimize kazınmış olduğunu görün, düşünün. Bireysel olarak, ruhsal özgürlüğümüzü kazanabilmek istiyorsak, bunun farkında olmalıyız. Kendimizi anlayabilmek ve tanıyabilmek için, bize dışarıdan giydirilenleri çıkartın.
Yazıya başlarken bolluk ve bereketi sadece maddiyatla ilişkilendirmediğimi belirtmiştim. Keza duygu bazında sevgi de, ikili ilişkilerimizdeki tutumlarımızda, insanlarla iletişimizde ve dünyaya bakışımızda ne kadar önemli bir enerji formu. Yine yukarıda saydığım nitelikte dışarıdan bize eklenen koşullamalar bu konuda da bizi bir kısır döngüye sokabilmekte ve blokajlar oluşturabilmekte. Hangi insan sevgisini paylaşmaktan kaçınmak ister ya da dışarıdan sevilmek istemez? Hepimiz isteriz herhalde.
Önereceğim çalışma için herhangi bir reiki veya enerji sistemine kanal olmanız gerekmez. Basit bir olumlama çalışması ile, dışarıdan kazanılmış bu “Çaresizlik”, “Değersizlik”, “Hak etmeme” gibi duyguları geçerek ile bolluk ve berekete kendinizi nasıl açabilirsiniz, görebileceksiniz. Herhangi bir gün, herhangi bir sayı önerim yok. Nasıl, enerji sistemlerine uyumlanan öğrencilerime sürekli çalışmayı öğütlüyorsam, sizlere de bu çalışmayı her daim, sabah & akşam istediğiniz her vakit yapabileceğinizi söyleyebilirim. İçinizden veya sesli olarak söyleyebileceğiniz niyete bakalım:
SENDEN (İNANCINIZ DOĞRULTUSUNDA ALLAH’TAN, TANRI’DAN, YUKARIDAN, EVRENDEN GİBİ BİR HİTAP KULLANABİLİRSİNİZ) GELEN MADDİ & MANEVİ BOLLUK VE BEREKETİ, DAHA ÇOK İNSANLA VE DOĞAYLA PAYLAŞMAK İÇİN, EN YÜCE HAYRIMA SEVGİYLE KABUL EDİYORUM.
Bolluk ve bereket konusunda piyasada pek çok kitap bulabilir, değişik reiki ve enerji sistemleri görebilirsiniz. Hayatınıza bolluk ve bereketi çekmek için, kendinizin farkında olmak, yaşamın arka planında işleyen bu dinamikleri bilmek ve yaptığınız her hareketi farkındalıkla yapmak, bu kitap ve enerji sistemlerinden daha fazla yarar sağlayacaktır.
Ve tabi unutmamak gerek. Orada taş gibi oturarak, hayat size her daim bereket ve bolluğu üzerine yağdıracak değil. Lütfen, biraz hareket, biraz daha hareket. İsteyin, isterken hareket edin ve yaptıklarınızın farkında olun.
Sevgilerimle
Taner Tözün
www.evrenselenerji.net