Herkese merhabalar. Bu yazıda, KEŞM Günlükleri yazı dizimize farklı bir yazı arası verip, bir süredir yazmayı düşündüğüm bir konuyu ele alacağız: “Agarta mı, Şambala mı?” Özellikle Şambala ismi ile kanallık edilmiş reiki sistemleri, meraklı uygulayıcılar tarafından “Şambala da neresi, kim bunlar böyle?” gibi motivasyon çerçevesinde kitaplar ve internet ortamında aratılarak araştırılıyor ve genelde karşılarına çıkan bütünden, ışıktan çok uzakta “Şambala kötü, kollayacaksın kökü (çakra olan)”, manipüle edilmiş kopyala / yapıştır bilgiler oluyor. Spiritüel literatüre sunmak istediğim katkı çerçevesinde Agarta ve Şambala üzerine, eski medeniyetlerle ilgili bilgilerin muhafaza edildiği ruhsal kayıtlardan Yükselmiş Üstat Sananda koruması ve rehberliği çerçevesinde aldığım bilgiler ile Yükselmiş Üstat St. Germain kanallığından aldığım bilgiler eşliğinde bu yazıyı yazmaya karar verdim. Dilerim meraklıları için bilgilendirici ve keyifli bir yazı olur.
Spiritüel konulara her daim kuşkucu yaklaşmak, kişinin sürekli sorgulayıcı şekilde ilerlemesine yardımcı olur ama burada karşımıza çıkan şöyle bir sorun var: Spiritüel bir bilgi, gözlemlenebilirlik ve doğrulanabilirlik açısından zordur. Bu sebeple bu konular üzerine yazılmış bilgiler ne ise ya da bize ulaşabilenler / bizim ulaşabildiklerimiz, onu tek gerçeklik olarak görmeye meyilli kılar. Bu yazı da aldığım kanallık bilgileri ve yorumlamalarımı içerdiği için lütfen yüzde yüz doğru bir yazıymış gibi yaklaşmadan okuyun.
Günümüzde Agarta’yı övücü, Şambala’ya sövücü pek çok bilgi dolaşıyor. Hatta Türkler Agartalı’ymış da Kızılderililer de o zaman Agartalı mı oluyormuş? Agartalılar zamanında çok büyük bir ışık medeniyeti kurmuşlar da bakmışlar “Dünyanın yolu yol değil, hadi biz üşümeden içeri girelim yeğen, dünyanın rüzgârı pis çarpar!” olmuş da yeraltı şehirlerine doluşmuşlar. Halbuki İngilizce kaynaklara ve kanallık bilgilerine baktığımızda açıkçası biraz daha derli toplu ve medeniyetlerin doğru kefelerde olduğu bilgiler karşımıza çıkıyor.
Şimdi ben nasıl Şambala ile tanıştım, asıl bilgilere geçmeden biraz kendi hikayemden de bahsetmek istiyorum. Şambala Çok Boyutlu Şifa enerjisine 2012 yılının aralık ayında uyumlanmış bir uygulayıcı olarak, 999 enerjileri ile çalışmaya başlayana kadar geceli gündüzlü bu sistemle pek çok çalışma gerçekleştirdim. Yaptığım enerjisel çalışmalarda güzel sonuçlar aldım. Özellikle kendimde, o dönemki beni düşündüğümde önemli konularda dönüşümler yaşayarak ışık yolundaki yürüyüşümde değerli katkılar aldığımı düşünüyorum. Şambala ÇBŞ sisteminin notlarında da Şambala üzerine aslında detaylı bilgiler ve “Sevgi” odağında kanallık mesajları bulunmakta. Tabi bunca yıl içerisinde öğrencilerimden ya da sadece meraktan internette araştırdıkları bilgiler ile bu konu üzerine bana danışan pek çok kişi oldu. Bu süreçte bugüne kadar “Şifa ve Dengeleme Odaklı” çalışan Şambala ÇBŞ ile yaptığım çalışmalar, aldığım katkılar ve hatta öğrencilerimin aldığı katkılar çerçevesinde daha genelleyici nitelikte bir mantık yürüterek bana danışan kişilere fikir vermeye çalıştım. O zamanlar da dediklerimin benim çıkarımlarım olduğunu belirterek, kişilerin burada kendi seçim ve ayrımlarını yapabilecekleri yönünde olmaktaydı.
Tabi yıllar geçiyor, Evrensel Enerji bile Aralık 2022’de 10. yılını doldurdu ama hâlâ bu konuda sorular gelmeye devam ediyor, “Taner Bey ünlüler mi, gönüllüler mi?” şeklinde. 2021 yılının son çeyreğinden bu yana Kolaylaştırıcı Ezoterik Şifa Metodu (KEŞM) ile yaptığımız çalışmalar beni, eşimi ve sevgili ışık ekibimizi (Sistem kurucusu arkadaşımızı ve çalışma arkadaşlarımızı) çok farklı bir seviyeye getirdi. KEŞM Günlükleri içerisinde paylaşabileceğimiz kadarıyla sizlere bu süreçten ve çeşitli başlıklar üzerine de bilgi vermeye gayret ettik. Genelde kendi çalışmalarımız üzerine, çoğu zaman da çeşitli kolektif ışık çalışmaları için rehberlik alabilmekteyiz. Bu “Şambala” ve “Agarta” konusunu yazmayı çok istiyordum, yakın zamanda bu husus üzerine sağlıklı bir rehberlik nasıl alabileceğimi sorduğumda, bu tür eski medeniyetler üzerine kayıtların tutulduğu ruhsal alana yönlendirildim. (Dünya tekamülü üzerine insanlara ve dünya tarihine yönelik pek çok kayıt mekanizması olduğunu söylemek isterim. Akaşik Kayıtlar bunlardan sadece en bilindik olanlarından biri.) Bana verilen izin çerçevesinde, bu iki medeniyet üzerine paylaşmama ve bilmeme izin verildiği ölçüde gerekli notlarımı aldım. Yine bu yazı öncesinde St. Germain rehberliğinde Şambala Işık Medeniyeti üzerine bilgiler aldım. Özellikle onun verdiği bilgileri bir öbek olarak direkt yazacağım.
Artık Şambala ve Agarta’dan bahsetmeye başlayalım.
Bu iki medeniyeti ve işlevini sağlıklı tanımlayabilmemiz için, dünyanın ruhların tekâmül edebilmesi için oluşturulan bir tekâmül sahası olduğunu idrak etmemizde fayda var. Dünya bir okul gibi işler ve bu okulda ruhlar, ışık nezdinde yükselebilmek ve ilerleyebilmek için bu gezegenin koşulları ve evrensel yasalar çerçevesinde bedenlenerek dünyada yaptıkları seçimler, eylemler üzerinden pozitif karma / negatif karma üzerinden belli kazanımlar sağlayıp ilerler ya da benzer dersleri başka kimliklerde tekrar bedenlenerek almaya devam eder. Bu bahsettiğim konu elbette ruhların tekâmül edebildiği tüm gezegenler için geçerlidir. Biz buradaki bakış açımızla “Hayat” unsurunu bildiğimiz fiziksel yasalarla açıklamaya çalışıyor olsak da ruhun enkarne olduğu gezegenin kendi temel şartları ne ise, o forma bedenlenerek tekamülünü gerçekleştirebilir. Dünya, özellikle düalite yasası çerçevesinde ruhların tekâmül ettiği güzel okullardan bir tanesidir. Dualite yasası önemli bir yasa çünkü ruhların bir seçim üzerinden deneyim elde edebilmesi için, içinde bulunduğu sahada zıtlıklar olmak zorunda; pozitif / negatif, aydınlık / karanlık, iyi / kötü gibi…
Özellikle Anadolu Misyonu üzerine kanallık bilgileri almaya başladığım 2022 Ekim ayında, dualite prensibi üzerine de bana kanallık bilgisi sunuldu. Bu hususlar üzerine daha da detaylı yazılarımız ve paylaşımlarımız olacak ama burada o kanallık bilgilerinden “Dualite Prensibi” üzerine direkt alıntılamak istediğim cümleler olacak: “Dualite, birliğin farklı kutuplar üzerinde bir yansımasıdır. Işık ve karanlık bu yansımanın bir çeşididir. Dualite, hareket prensibine göre işler. Hareket prensibi, eyleme dökülmüş seçimlerden oluşur. Morfik olarak ifade edebileceğimiz kaynak enerji nötrdür. Morfik alan, enerjinin içinde barındırdığı tüm kayıtlardır. Işık ve karanlık da bu kayıtların nötr olmasını sağlayan eylemler bütünüdür. Kaynak enerji nötr olduğu için bu denge hiç şaşmaz. Kaynak enerji hareketsiz bir güçtür. Mutlak irade diye ifade edebileceğimiz Yaratıcı Güç’tür. Bu güç, kaynak enerjiyi “Ol” gücüyle hareketli bir forma dönüştürdü, ışık ve karanlık düalitesi bu hareketin temelini oluşturdu. Düalitede tekâmül eden tüm ruhlar liyakatine göre mertebelere yükselir ya da alçalır. Düalite tekamülünden çıkan ruhlar, morfik alandaki nötr alana bağlanır. Kendi iradeleriyle yeni düalite alanları tezahür ettirip, bu bilgiler eşliğinde yeni bir döngü başlatır…” Bu noktaya kadar olan bilgi, bir tekâmül sahasının işlevini kavrayabilmemiz için şu an yeterli gelecektir. Böylelikle ilerleyen satırlardaki “Işık” ve “Karanlık” kavramlarına daha işlevsel bakabileceksiniz.
Medeniyetleri bütün olarak ele aldığımız zaman, tüm medeniyetlerin dünya üzerinde parlak günlere sahip olduğunu görmekteyiz. Özellikle ezoterik kaynaklarda atıfta bulunulan “Altın Çağ”, medeniyetlerin dünya üzerindeki yüksek bilince sahip dönemleri ifade etmektedir. Kanallık bilgilerinde bu iki medeniyet üzerine bana bilgi verilmeden önce belirtilen şu oldu: “Eski medeniyetler her ne kadar parlak günler geçirmiş olsa da düalite evreninde ışıktan sapmalar meydana gelir. Bu medeniyetlerin hepsi teklik bilincinde kurulsa da hezeyanlı ruhların ışıktan karanlığa çekilmesi Yaratıcı’dan uzaklaşmalarına sebep olmuştur.” Medeniyet kayıtlarına baktığımız zaman “Agarta” ve “Şambala” için daha en baştan önemli bir ayrımla karşılaşıyoruz. “Agarta” başlangıçlarında dünya üzerinde enkarne olarak tekâmül eden bir toplum iken, “Şambala” dünya okulunun en başından beri ışık kanadında çalışan astral plandaki bir ışık medeniyetidir.
Agarta, insani bir ırkı değil ruhsal bir ırkı temsil etmektedir. Şambala, dünya için bir araya gelmiş farklı köken ırklardan ruhları barındıran bir medeniyettir. (Dünya üzerinde tekâmül eden ruhların hepsinin köken ırkları mevcuttur. Burada Agartalı dediğimiz zaman ruhsal bir ırk olarak düşünebilirsiniz.) Agartalılar, Nibiru ve karanlığa hizmet eden galaktik kökenlerin baskıları çerçevesinde, Nibiru ile toplumsal olarak ışık yolundan sapmalarına sebebiyet verecek bir kontrat yapmıştır. Bu anlaşma zaman içerisinde onların dünya üzerinde normal insanlar gibi enkarne olmalarını bitirmiş ve Agarta kökenli ruhlar ağırlıklı olarak dünyanın astral planında enkarne olarak, dualite prensibinin karanlık tarafında yer almaya başlamıştır. Elbette tekâmülün ana amacı, dualite evreninin üstüne çıkabilmektir ve bir ruh için bunun yolu sadece ışığın yolundan yürüyerek mümkün olabilmektedir. Bu sebeple aydınlanma yolundan ilerlemeyi seçen bazı Agartalı ruhlar, dünyada şu anki zaman çizelgemizde de bedenlenebilmektedir. Kayıtlara baktığımız zaman bu sorumluluğu kabul eden Agartalı ruhların işleri, yapılan bu toplumsal kontrattan dolayı zorlaşmaktadır; çünkü astral plandaki Agarta Medeniyeti dünya üzerindeki toplumların ışık yolundaki yürüyüşlerini baltalamak için hareket etmektedir. Haliyle kendi ruh ırkından bir ruhun da ışık kanadına geçmeleri istemedikleri bir olgudur. Ayrıca Agarta Medeniyeti normal bir insana oranla kendi ruhdaşı bir kişiye müdahaleyi çok daha kolay gerçekleştirebilmektedir çünkü köken ruhların birbirleriyle iletişim kurabilmesi çok daha kolaydır.
İnsanlığın tekâmülü nasıl baltalanır peki?
Dualite prensibinde bahsettiğimiz gibi dünya, ruhların öğrenmelerine katkı sunacak yaşam planları içerisinde seçimler yaparak ve hatta yaşam planlarını aşabilerek tekâmül edebildikleri bir ortamdır. Dünyanın varoluşundan bu yana gerçekleşen tekâmül yine sadece fiziksel boyutta olmamıştır. Dünyanın farklı zaman çizgilerinde ve boyutlarında ruhlar enkarne olarak tekâmül döngüsü içerisinde yer almıştır. Nihayetinde bu döngüde olan ruhun amacı kalıcı olmak değil, ruhsal liyakatini ışık yolunda yükseltebilmektir. Bu ışık ve karanlık dualitesi haliyle, enkarne olan ruhun deneyim sürecini şekillendirmektedir. Yani ortada bir ayrım vardır, ruh ekşiyi mi seçer tatlıyı mı, bu her halükârda enkarne ruhun seçimidir. Bu seçim yolunda ışık ve karanlık direkt olarak o enkarne ruha müdahalede bulunmaz, evrensel yasalar bunu önlemek için vardır. Elbette bu güçlerin direkt müdahalede bulunduğu zamanlar da olur ve müdahale eden tarafın neresi olduğunu sanırım çok söylememe gerek yok. Elbette karanlık güçler bu noktada direkt bir müdahalede bulunduğunda, dünya okulunun (yazı içerisinde de bahsettiğim gibi benzer her türlü tekâmül sahası gezegenlerin) evrensel yasalarla ilerlemesi konusunda her daim teyakkuzda bekleyen ışık güçleri bu dengenin bozulmaması için karanlığa müdahalede bulunur. Yani ışık güçleri direkt olarak hiçbir zaman enkarne ruha dünya üzerinde müdahalede bulunmaz. Özellikle St. Germain’in yazı sonunda paylaşacağım bilgilerinde buna bir açıklık getireceğini okuyacaksınız.
Evet, yazımız Agarta ve Şambala yazısından çok daha öte bir hale gelmeden yine Agarta’ya dönelim. Agartalılar, yaptıkları karanlık kontrat çerçevesinde dünyada enkarne olan ruhların ışık yolculuğunu baltalamakla uğraşmakta ve bunu elbette günümüzün olabilecek tüm imkanları ile sağlayabilmektedir. Astral plandaki bu medeniyet, burada enkarne olan bir ruha nasıl ulaşabilmekte ve bu tohumları onlara nasıl ekebilmektedir? Yukarıda da bahsettiğim gibi Agartalılar ilk olarak kendi köken ruhlarını ışık yolundan caydırma üzerine harekete geçmektedir. Daha öncesinden KEŞM yazı dizimizi okuduysanız, özellikle negatif tesirlerde ve yazı dizisinin diğer yazılarında da bahsettiğim, bir kişinin enerji alanında başlangıçtan günümüze olan süreçte sahip olabilecekleri pek çok implant, eklenti, frekans, cihaz, program, protokol, kilit, mühür vs. gibi şey olabileceği. Bunlara bu yazıda ruhu manipüle edici tüm etkiler diye kısaltmak istiyorum. Bu etkilerin elbette farklı farklı oluşabilme durumları söz konusu. (Bu arada buraya küçük bir dipnot düşeyim, dünyada Agarta üzerinden örnek göstereceğim bu eylemleri yapan bir tek onlar değil, benzer şekilde galaktik ve farklı köken ırklar üzerinden de dünya üzerinde enkarne ruhlar ışık yolundan çeldirilmeye çalışılmaktadır.)
Şimdi biraz örnekleme yapalım. Yukarıda belirttiğim gibi Agartalılar kendi köken ırktan enkarne ruhlara daha kolay ulaşabiliyor. Peki ya diğer insanlar nasıl etki alabiliyor? Agarta üzerine spiritüel konuları araştırırken bir şeyler gördünüz mesela, sonra baktınız internetten Agarta şöyle iyi de böyle gizemli, şöyle şöyle de bilgilere sahip filan, işte bilmem kimler yer altı girişleri keşfetmiş de falan fistan. Ne oldu, bunlar aklınızda bir şekilde yer etti ve onlar hakkında bu manipülatif bilgilerle bilinçsiz bir tarafınızda hem tetiklemeler meydana geldi hem de merakınız çerçevesinde belki biraz daha hayatı sorgulayıp acaba neler oluyor diye bazı şeyleri merak ettiniz. Böyle bir durumda siz farkında olmasanız da aslında dolaylı bir şekilde onlarla bir iletişim bağı kurmuş oldunuz. Bilmem bu yazıyı okuyan dostlarımız rüyalarını hatırlayabiliyor mu, ne gördüklerinin farkında mı? Rüyalar spiritüel anlamda ayrı bir yazı konusu ama rüya deyip geçmemek gerekiyor çünkü rüya gördüklerimiz bazen bizim astral plandaki tekâmül eden ruhsal yanımızın bir deneyimi olabilmekte. Bu rüya / astral kanallar aracılığıyla da Agartalılar ve benzer negatif güçler, insanlarla ruhsal anlaşmalar yapabilmekte ya da alanlarına yukarıda bahsettiğim türde manipüle edici eklentiler yerleştirebilmekte.
Özellikle eşim Ezgi’nin çok net bir rüyasından bahsetmek istiyorum. Sonrasında zaten eşimin gördüğünün rüyadan çok, astral plandaki bir deneyim olduğunu fark ettik. Rüyada eşime direkt olarak kendilerini tanıtıp, Agarta’nın yer altı şehirlerinden birinde olduğunu belirtmişler. Hem beni hem de eşimin oraya gelmelerini çok istediklerini söyledikleri ve yerin altında onlarla çalışmamızı teklif ettikleri ve eşime bu konuda bir sözleşme yaptırmak istedikleri bir rüyadan bahsediyorum. Eşim çok şükür uykusunda uyanık olanlardan, ortamdaki enerjiyi algıladığında bunu bariz bir şekilde reddetmiş. Bana rüyasında gördüğü ortamı detaylıca anlatınca daha önce benzer şekilde aynı yeri gördüğümü fark ettim. Elbette bizim bu konularla ilgilenmemiz, sahip olduğumuz bilgiler ve bu yönde verilen sözlerden oluşabilecek etkilerden haberdar olmamız bizi birkaç tık avantajlı kılmış olabilir. Peki normal insanlar? Bir rüyanın içinde, uyandığında saçmalık olarak hatırlayabileceği ya da hiçbir daha aklına bile gelmeyebileceği, ona vaat edilen bir şeye karşılık, onu kendi yaşam planından ve haliyle ışık yolundan uzaklaştırabilmekte.
Agarta için söyleyeceklerimi toparlamak istiyorum. Hatta sadece bu toparlayacaklarımı söylesem bile belki yeterli olurdu ama böyle bir yazıyı okuyorsanız ve yazı Agarta / Şambala ötesine geçtiyse, burada yazan bilgileri görmeniz gerekiyordu.
Agartalılar, eski dünya medeniyetlerinden biri. Zamanında fiziki olarak da tekâmül eden bu topluluk yaptıkları karanlık kontrat dolayısıyla negatif kanata geçmiş ve dualite prensibi çerçevesinde karanlığa astral planda hizmet etmektedir. Yayılmış yanlış bilgilerle, karanlığa hizmet eden öğretiler ve içeriklerle, dünya düzleminde ışık yolunda ilerleyebilmek için enkarne olan kendi ruhdaşlarını engelleyip fiziki planda onlar üzerinden ya da tamamen astral plan üzerinden insanlığın tekâmülünü engellemek için çalışmaktadır. Onlar için benimle paylaşılan bir kehanet var. Bu kehanet, Agarta kökenli ışık yolunda ilerlemeyi başarabilmiş ruhlar şu an azınlıkta da olsa, zaman içerisinde bu dengenin değişeceği ve Agarta kökeninin de ışığa tamamen döneceği üzerine. Ayrıca bu kehanet sadece Agartalılar için yapılmadı, şu an negatife hizmet etmekte olan diğer köken ırklar ve medeniyetler de kapsanarak söylendi. Elbette biz bunu bu zaman boyutunda ya da başka türlü görebilir miyiz, bilemiyorum.
Şambala Medeniyeti, kayıtlarda eski dünya olarak tabir edilen, daha dünyanın bizim bildiğimiz insan formuna hizmet etmediği başlangıç döneminden bu yana dünyanın astral planında ışığa hizmet eden bir medeniyet olduğunu söyleyebiliriz. Şambala, yukarıda bahsettiğim gibi, Agarta gibi tek bir köken ruh ırkını ifade etmeyen, farklı kökendeki yüksek ışık güçlerinin oluşturduğu, Büyük Merkezi Güneş Logos’una bağlı bir medeniyet olarak ifade edilir. Şambala’daki yüksek ruhlar direkt olarak insanlığa müdahale etmeseler de dünyanın ihtiyacı olduğu dönemlerde ve gereklilik zamanlarında insanlığa ilham vermek ve dolaylı şekilde ışığa yönelmelerini tetiklemek için normal bir insan olarak enkarne olabilmektedir.
Işık güçlerinin çalışma yöntemi genel olarak budur. KEŞM ile yaptığımız çalışmalarda daha önce gelen bilgilerde de dünyada enkarne olmuş ruhların taleplerinin ışık yolunda ve yönünde olduğu takdirde onlara destek sunabildikleri, bize çok daha öncesinden belirtilmişti. Şambala ile ilgili kayıtları gördüğümde onların da aynı prensiplerle hareket ettiklerini ve evrensel yasaları delecek negatif bir hareketlilik olmadıkça direk müdahale etmediklerini sizlere söyleyebilirim. Şambala, dünyamızdaki tekâmül işleyişinin sağlıklı ilerleyebilmesinde gözlemci ve insanlığa gerekli gördükleri takdirde rehberlik sunmakta olan bir ışık medeniyetidir. Kayıtlardan gelen bilgi, Şambala’nın şu an dünya üzerinde fiziksel bir merkezi olmadığı ama astral olarak da geçişi kolaylaştıracak dünyanın çeşitli yerlerinde enerjik kapıların olduğu. Tabi kayıtlardan bu kapıların nerede olduğu bilgisi paylaşılmadı ama yine bu konuda ele alabileceğimiz bir ipucu var.
Günümüze kadar uzanan ve her senenin boğa dolunayında Himalayalardaki Wesak vadisinde gerçekleşen yükselmiş üstatların buluşması, evrensel yasalara uygun şekilde Şambala’daki yükselmiş üstatların dünyada tekâmül etmekte olan tüm insanlığa, sahip oldukları liyakatleri çerçevesinde, katkı sunan büyük bir ışık indirme ve şifa çalışması etkinliği. (Wesak üzerine de sitemizin blog bölümünde bir yazı bulabilirsiniz.) Wesak vadisi bu yüzden aslında önemli dünyevi alanlardan biri sayılabilir. Yine de kayıtları okuma sürecinde rehberliğini sunan Üstat Sananda, Şambala’yı fiziksel olarak bir yerle özdeşleştirmenin yanıltıcı olacağını hatırlattı ve Şambala’nın kapılarının ışığı yüksek ruhlar için her daim açık olduğunu belirtti. Bu da şu demek oluyor, gerçekten yüksek perdeden titreşebilene her yer Şambala.
Genel olarak baktığımızda Agarta ve Şambala’nın dünya tekamülünde dualite yasalarının zıt kefelerinde yer alan medeniyetler olduğunu görüyoruz. Yukarıda dipnot olarak geçmiştim ama yine belirtmekte fayda var; dünya okulunda bu kefelerde Agarta ve Şambala öne çıkan ve biraz daha popülerleşmiş olanlar. Tıpkı onlar gibi ışığa ve karanlığa hizmet eden ve dünya okulundaki tekâmül sürecine olumlu / olumsuz katkı sunan çok unsur var. Yine de bu noktada Üstat Sananda şu hatırlatmayı yapmayı uygun gördü; “Işık, insana desteğini manipülasyonla ya da ruhun iradesi dışında sunmaz. Işık, istenilen desteğe göre güçlerini o ruhla bağlantı kurması için yönlendirir. Ana dinamik ruhun isteği, kararlılığı ve buna liyakatidir. Negatif güçler için ise her yol mübâhtır.”
Agarta ve Şambala konusunda yazma düşüncesi beni gerçekten heyecanlandırdı. Yazının şu noktasına geldiğimde bu iki medeniyetten bahsederken aslında pek çok konu ve dinamikten sizlere bahsettim. Bu yazının doğru bilinçlere ulaşacağından şüphem yok.
Bu heyecanlı çalışmalarım sırasında St. Germain kanallığı üzerinden Şambala üzerine ayrıca bir akış geldi. Bu akışı burada paylaşarak yazıyı noktalandırıyorum:
“Sana Şambala için şunu söyleyebilirim. Işığın koşulsuzca titreştiği çok çok büyük astral bir plan burası. Işığın gücü o denli yüksek ki, burada bulunabilmek liyakat istiyor. İnsanlığın ışık yolunda bir araç olarak kullanması için ifşa ettiğimiz enerjiler, kişi için bir anahtar görevi görür. Kişi ki bu yolda doğru çaba ve emekle yürür, elindeki anahtarın açacağı kapılar da ona sunulur. Şambala, ışığın dünyadaki temsilcilerindendir. Müdahalesizlik yasası çerçevesinde biz sadece gelen çağrı taleplerine göre ışığı dünyanıza yansıtabiliriz. Bizim dünya üzerindeki tekâmül düzenine direkt müdahale edebilmemiz mümkün değildir. Sadece karanlığın, evrensel yasaları çiğneyerek gerçekleştirdiği ataklarda direkt müdahale iznimiz vardır, o da dualite yasaları çerçevesinde, insanlığın sağlıklı tekâmülünün devamı için. Karanlık nasıl korku ile, güç ile, manipülasyon ile insanlığın ruhlarına kötülük tohumları ekiyorsa bizler de saf sevgi ile, birlik duygusu ile, mutluluk ile bunu gerçekleştiriyoruz. Dünyadaki Şambala enerji kanallıkları da insanlığın saf çağrısının ürünleri olmuştur. İnsanlar şunu hatırlamalı; sahip oldukları güç nötrdür. Onlar bu gücü ne yönde kullanmak isterse o yolu tezahür ettirir. Siz biliyorsunuz, bir insanın kendi planında ne denli etkilere maruz kalarak hareket edebildiğini ama şunu da bilmelisiniz, kişi aldığı etkiye rağmen ışık yolunda yürümeyi seçerse, ışık onun yanında olur ve üzerindeki yükleri hafifletebilmesine yardımcı olur. Kalplerinizde sevgiyi büyütün, yüce Yaratıcı’yı görecek, deneyimleyeceksiniz. Şambala’dan sevgilerimle.
St. Germain”
* * *
Yeni yazılarda buluşmak üzere. Sevgilerimle.
Taner Tözün
26.12.2022